expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

Takip Edin...

26 Aralık 2017 Salı

Prof.Dr.Ferit Demirkan Clinic'te 'Yaşam ve Estetik ' Buluşmaları,Chef Geovani ile 'Yemek ve Estetik '

  Sevgili Yeşim Mutlu 'nun nazik davetiyle katıldığım bu çok özel ve güzel davette ,kaliteli ve keyif verici bir muhabbet eşliğinde çok nezih bir ortamda Yemek ve Estetiği konuştuk efendim vaktin nasıl geçtiğini dahi anlamadık doğrusu...


 Prof. Dr.Ferit Demirkan Yaşam & Estetik Buluşmalarının geçtiğimiz ayki konuğu Değerli Italyan Chef Geovanni Polloina'ydı.Çeşitli ülkelerde İtalyan Restaurantlarına danışmanlık veren Chef Geovani ile 'Tatların Estetikle ilgisi'nin , anlatıldığı  keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik ...   
 Başarılı ,idealist ,mütevazi ve sanat aşkını işine olan aşka yansıtarak  Dr.Ferit Demirkan Clinic'in iç dizayn ve dekorasyonunun hemen her noktasında bunu görmek mümkün...
 Mottosu "Sağlıklı Güzellik ,Güvenli Estetik olan Demirkan Clinic' de her ay düzenlenecek olan "Yaşam Estetiği'' toplantılarınının düzenleneceği bilgisini aktardılar bizlere ...




  Efendim sizlere kısaca Prof.Dr.Ferit Demirkan hakkında bilgi aktarmak isterim.
 Hemen hepimizin sağlıkla ilgili bir takım işlemler gerektiğinde şöyle bir araştırma yapmak üzere harekete geçtiğimizde öncelikle bu işin uzmanı kimdir?  diye bir ön araştırma yapmışlığı vardır hani ya açıkcası ben öyleyimdir belki ailedeki mevcut rahatsızlıklar neticesinde bir çok doktor kisvesine bürünen ama malesef ki etiket ve diploma dışında insanlıktan nasibini almamış pek çok kişiyle tanışma fırsatım olsa da Rabbim her zaman en iyi ve alanında bir numara doktorlarımızla yollarımızı kesiştirip güzel tedavi süreçleri geçirmemize vesile oldu işte bu nedenledir ki araştırmak ve karşılaştığınız zaman bir hekimden pozitif enerji alabilmek çok önemli , bu enerjisini başarısına yansıtan insanların her zaman ne kadar da alçakgönüllü olduğunu ,saygıda kusur etmediklerine şahitlik ettiğim zamanlar için şükrediyorum hep...

 İşte Sevgili Prof.Dr.Ferit Demirkan 'da tüm bu güzel vasıflara ve donanıma sahip biri  , ben kendisiyle her hangi bir operasyon yaptırmak için tanışmamış olsam dahi ilk izlenimin çok önemli olduğunu belirtmeden geçmek istemedim doğrusu...
 Ne demişler ; Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz biz her ne söylersek söyleyelim kişinin aynası ,yansıttığı gerçek ve yaptığı işlerdir...

 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce Bölümünden mezun olan Dr.Ferit Demirkan İhtiss eğitimini Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlamış.
Asistanlığı sırasında 2 yıl  boyunca Utah Üniversitesy Medical School 'da Dr.Maria Siemionow'la mikrocerrahi araştırma fellowluğu yapmış...

  Burada daha çok ekstremite nakli üzerine çalışıp ihtisas eğitimini tamamlamasının ardından 1 yıllığına Taiwan Chang Gung Üniversitesi'nde Dr .Fu-Chan Wei ile klinik mikrocerrahi fellowluğu yaparak Kanser sonrası onarımlar konusunda çalışarak Türkiye 'ye döndüten sonra Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Plastik Cerrahi Anabilim Dalını kurdu.
2002 yılında Ghent Universtiy 'de Kanser sonrası meme onarımı konusunda visitig fellow oldu ve aynı yıl doçentliği almasının akabinde  2004 yılında European Board of Plastic Surgery sınavını geçerek fellow of EBOPRAS ünvanını aldı.2005 yılında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültei Tıp Eğitimi Anabilim Dalını Kurdu.

  2009 yılında profesör oldu . 2010 yılında İstanbul Acıbadem Hastanesine geçti ve 2013 - 2016 yılları arasında Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ,Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı.2017 yılında kendi estetik merkezi olan Demirkan Clinic'i açtı. 
  
 2011 tarihinden bu yana hasta turizmi ile uğraşan Prof.Dr.Ferit Demirkan 'ın Avrupa , Azerbeycan, Körfez Ülkeleri ve Ortadoğu'dan pek çok estetik ve rekonsrüktif hasta kabul etmektedir...
  
 Yukarıda da belirttiğim üzere Prof.Dr.Ferit Demirkan Estetiğe verdiği önemi dekorasyonu ince nüanslarla bezeli davetine tüm güzelliğiyle yansıttığı Demirkan Clinic'de bizler çok güzel ağırladık efendim...

 Her ay yaşam ve estetik başlığı altında birbirinden değerli konukları ağarlayacak olan Prof.Dr.Ferit Demirkan yaşam ve Estetik nedir denirse Estetiği sağlık olarak algılamayıp yaşam içindeki yerini de değerlendirmek ve bilmek gerektiği inancıyla bu buluşmaları planladığından bahsetti bizlere ...


 Evet biraz da Değerli Chef Geovani Polloina hakkında bilgi verip akabinde bu güzel günde bizlerin neler konuştuğumuza dair detayları da aktarmak  istiyorum sizlere ; Aslen İtalyan olan, ailesiyle birlikte 10 yaşında İtalya'dan ayrılıp İngiltere’de yaşamaya başlayan Chef Geovani , öğrenim hayatım ve iş hayatımın büyük bir bölümünün İngiltere’de geçtiğini söyledi. Tam 35 yıl İngiltere’de yaşadım. 

 Manchester Üniversitesi’nde ekonomi okudum. Fakat içimde her zaman mutfağa karşı bir ilgi vardı. İkinci sınıfa devam ederken  belki de genlerinde taşıdığı yemek sevdasına bir türlü dur diyemeyince part-time olarak bir İtalyan restoranında çalışmaya başlamış. Okulunu bitirdikten sonra ise aynı restoranda çalışmaya devam etmiş ve 18 yıl aynı restoranda birbirinden özel lezzetlere imza atmış.İngiltere’de yaptığı iyi işlerle pek çok ödül kazanan ve başarıdan başarıya koşan Geovani Pollaina, yetenek ve tecrübelerini farklı yerlerde değerlendirmek isteyince 35 yıl yaşadığı İngiltere’den taşınma kararı almış. İşimi her zaman severek yaptım. Yemek pişirmenin benim için bir iş değil bir yaşam biçimi olduğunu da söyleyebilirim diyen ve yıllar sonra anavatanı olan Güney İtalya’ya giderek farklılık arayışlarına girişen Chef Geovani zengin ve köklü İtalyan mutfağında bilmediği yemekleri öğrenmiş, klasik tarifIeri yerinde keşfetmiş…

 Özellikle işiniz söz konusu olduğunda belli bir tecrübeye ulaştıktan sonra onu başka bir şekilde kullanmak istiyorsunuz.Ben de böyle bir farlılık arayışına girdim ve sadece işimi değil yaşadığım ülkeyi de değiştirmek istedim. İngiltere’den ayrıldıktan sonra İspanya, Yunanistan ya da Türkiye ‘ye yerleşmek istiyordum. Kader beni önce Türkiye ile sonra da İzmir ile buluşturdu. Yaklaşık 4.5 yıl önce Türkiye’ye geldim. Önce İstanbul’a gittim, Sirkeci tarafIarında bir restorana ortak oldum. Fakat işler istediğim gibi olmayınca tekrar İtalya’ya döndüm.Sicilya’yı ve farklı şehirleri ziyaret ettim. 

  Bizim geleneksel ailelerimizde olduğu gibi babasının isteği ile ekonomi okuyan Şef hem kendim hem de mesleğim adına farklı şeyler yapmak istediğimi farkettim. Aldığım bir teklifIe önce Güney İtalya bölgesine gittim. Yıllar sonra ait olduğum yere dönmek bana iyi gelmişti. Orada uzun bir süre geçirdim, farklı yerlere seyahat ettim, başka insanlar tanıdım. Bilmediğim tarifIeri öğrendim, tatmadığım lezzetleri tattım, farklılık arayışımı sürdürdüm...

 Ben İtalyan yemekleri yapan bir şefim, gelenekesel yemekler yapmayı seviyorum ve yapmayı sürdüreceğim, işte asıl havayı solumak istedim. Klasik yemekleri tekrar öğrendim. Geleneksel yapıya baktım. İtalyan Mutfağı tarihi yaklaşık bin yıl öncesine dayanan bir mutfak… İnsanlar her ne kadar İtalya Mutfağı’nı pizza ve makarnadan ibaret olduğunu sansalar dahi işin aslı öyle değil… 

  Bu anlamda, yaptığım işte farklı olmalıydım. Şef olarak Türkiye’de çalışacaksam kendimi eğitmeliydim. Ben de İzmir’e ilk olarak 1.5 yıl önce geldim ve bu kenti çok sevdim. İzmir bana kendimi iyi hissettiren şehirlerden biri diye ekledi…
 Türkiye’de şefIik değil, danışmanlık yapıyorum. Eğitim veriyor, var olan menüleri yeniliyor, iyileştiriyor, hazırlıyorum, mutfağın kurulumundan konsept danışmanlığına kadar ayrıntılı her işi yapıyorum. ilk uzun süreli işim İzmir’de olacak. İzmir’de yaşamayı çok istemiştim, 1 yıldır bunu çok istiyordum, araştırma yapıyor, dostlarımla konuşuyordum. Gördüğünüz gibi istemek ve inanmak çok önemli.

 Ben Güney İtalya mutfağına hakimim. İtalyan Mutfağı’nda her ürün özel ve yöreseldir. Farklılıkları yaratan coğrafyadır, bir bölgede yapılan yemekler, bölgeden yetişen sebze ve meyvelerden oluşur. İtalyanlar donmuş ürünleri yemez ve sevmez. Dolayısıyla benim kullandığım tüm malzemeler tazedir. Asla konserve kullanmam. Domates makinemiz var, makarnalarımız taze ve el yapımı. Peynirlerimiz yöresel ve lezzetli. Donuk ürün kullanmam, ucuz malzemeye kesinlikle elimi sürmem. Kısacası yediğim yemeğin güzel olmasını istediğim gibi başkalarına kötü yemek sunamam. Yemek için kendinize ayırdığınız özel bir zaman olmalı, sadece karın doyurma amacı gütmemelisiniz.
 Ben gelenekesel yemekler yapıyorum. Dolayısıyla bu füzyon mutfağına uymuyor. Çoğu zaman anneannemden gelen tarifIeri kullanıyorum dedi aslına sadık kalmak ne güzel ve büyük bir olgu değil mi ama ...
 Füzyon mutfağını ise genelde genç şefIer tercih ediyor. Füzyon mutfağında alternatif azdır, onunla çok büyük menüler hazırlayamazsınız. Tabii bu klasik tarzı da ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla ben pek tercih etmiyorum.İtalyanlar yemek konusunda oldukça muhafazakar. Değişikliği sevmeyiz. Geleneksel yemeklerimizin tarifIerini asla değiştirmeyiz…
 Aslında bu noktada bizim bir elimizin parmakları kadar gösterebilceğimiz şeflerimizin de yemeklerimize olan inancını hatırlatıyor bana ve insanlarımızın Dünya mutfaklarına olan sonradan gurmesel düşkünlüğüne de güzel bir cevap olsa gerek geleneksel tariflerimizi değiştirmeyiz söylemi.

Özümüzde bulunan binlerce çeşit reçetelere sadık kalmaya  daha fazla önem ve ihtimam göstercek olursak bu konuda ülkemizi de çok daha fazla temsil edebiliriz birbirinden leziz reçetelerimizle diye düşünüyorum açıkcası, bence Türk mutfağı yalnızca lahmacun ,döner veya Adana Kebabından ,ibaret olmadığının üzerine basa basa tüm dünyaya duyurmamız gerektiği inancındayım ...

 Tabii bu arada Türk kahvesini çok sevdiğinin de altını çizdi ve ona daha çok sahip çıkmamız gerektiğini de savundu.Ben işimi aşkla yapıyorum. Zaten bu kadar sevmesem, bu kadar uzun yıllar yapamazdım diyen Şef Geovani ; Yemek benim için bir yaşam biçimi. Hep yemekle yaşıyorum. Sosyal hayatımdaki her şey bir şekilde yemeğe kanalize oluyor. 

Seyahati çok seviyorum, ancak bu seyahatler genellikle yemek içeren geziler oluyor. Boş vakitlerimde bağları dolaşıyorum, tadımlara gidiyorum. Gurme dostlarımla yemekler yiyorum. Sosyal hayatımda da her daim yemek oluyor diyerek ekledi.
Şeflik, biraz sanatçı olmak ve Dünya Yemek tarihinin bana göre başlangıcı 15.16. yy Rönesansı'ın başlangıç yeri Fransa'dır diyor ,Chef Geovani ve bunun Şeflerin yemeklerine yansıdığının altını çiziyor.

 Et ve balığı birlikte pişirildiği İtalya'da ,Floransa'da ki gelişim Dünyaya da yayılmaya başladı.O dönemlerde mesela ayrıldı ve artık et ayrı balık ayrı pişmeye başladı şefler daha  iyi sunumlar yapmaya ve daha kendine özgü sunumlar yapmaya başldılar .Fransız Kralı'nın İtalyan hayranlığı o dönemdeki yemek pişirme tekniklerine de yansıyor diye belirtti.
 Floransa,'da doğan İtalyan pişirme teknikleri Fransa'ya da yansıyor o dönemdeki mutfakla ilgili pek çok şey Venedikli İtalyan Tüccarlar özel baharat ve otlar getiriyorlar.Şekeri Venedikliler İtalya'ya getiriyor mesela ve o dönemden sonra şekerli yemekler tatlılar yapılmaya başlanıyor.
  Domatesler kiraz büyüklüğünde ve sarı renkte o dönem ve Altın Elma deniliyor domatese.Yüzlerce yıl sonra domatesler büyüyor ve kırmızı renkte oluyor.İtalya'da başlayan Sunum ve Yemeklerin gelişmesi Mutfak İnsanlarına da yanısyor pek tabii ki.
Yemeği lezzetli yapmak  bazen yetmiyor ,sunum ve estetik çok önemli gözler yemek üstündeki algıyı öne çekip her türlü estetik ve güzelliği öne çıkartıyor .Yemeği sunmak çok önemli diyor ve Fansızların sunumlarına değiniyor.



 Şeker Ahmet Paşa 'dan bahsederek ,değerli Ressamın yaptığı resimler arasında elmalar ve ayvalar adındaki resminin bulunduğunu ve Dünyada 'da genele baktığınızda Yabancı Ressamların Paris'deki müzelerde görünen tablolarında yemek ve estetiğin ön planda olduğunu belirtiyor Şef Geovanni...

 Son dönemlerde Şefler sunum ve estetik olarak özen gösteriyorlar diyor  ve ekliyor ben sadece İtalyan yemeği yapıyorum diyen Şef Geovanni İtalya ve Türkiye'de danışmanlık yaptığını ,yemeğin görsel ve lezzetsel açıdan önemine değinip öğretmeye çalıştığından bahsediyor bu güzel sohbet esnasında.

 Pizza yada makarna yapıldığında bir nevi süsleyeceksiniz ki Chef Geovani'nin tabağı denildiği zaman belli olmalı diyerek, herkesin fotoğraf çekmeyi sevdiği bir ortamda sunuma önem vermek gerektiğinin altını çiziyor.

 Malum bizlerde bu konuda kendisine hak veriyoruz bir restorana gittiğimiz zaman temizlik ve dizaynına dekorasyonuna önem verdiğimiz kadar bizlere sunulan yemeklerin lezzetlerine bakmadan önce sunumuna ve estetiğine bakarak ,algıda seçicilik yaptığımızı ve önce gözlerimiz sonra  damağımıza hitap edip midemizdeki yerini aldığını düşünürsek Şefin söylediklerine katılmamak mümkün değil...
 Eee pek tabi  fazla abartmadan süslenen tabaklardan bahsediyorum elbette ki.

 Bu güzel organizasyonda nazik davetleri ile bizleri misafir eden Prof. Dr.Ferit Demirkan'a ve değerli konukları Chef Geovani Polloina gibi iki önemli değer ile buluşmamıza vesile olan Sevgili Yeşim Mutlu 'ya keyifli muhabbet eşliğinde ,nefis lezzetler eşliğinde lâyıkıyle ağırlamaları, ilgileri sebebiyle keyif ve bilgi yüklü güzel günde emeği geçen herkese teşekkürlerimle...


 Bu özel toplantılardan biri olan Yemek Estetiği konulu söyleşi  hakkındaki tüm detayları story ve canlı yayınları sizlere aktarmaya çalıştım umarım silinmeden izlemişsinizdir...


  Her zaman olduğu gibi an'larda yaşanılan tüm güzellikleri anı defterime sevgiyle ve güzellikle mühürlediğim nadir günlerden birini daha yaşamama vesile Sevgili Yeşim Mutlu'ya ve Prof.Dr.Ferit Demirkan'a ayrıca teşekkürü borç biliyor ve sonsuz sevgilerimi gönderiyorum blogum vesilesiyle ...

Mutlu olun ve mutlu kalın lütfen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Güzel yorumlarınızı ve eleştirilerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim...
Bıraktığınız yorumlar için şimdiden teşekkürler...Sevgi ve saygılarımla...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...